Blog

cinsel bilgiler

Cinsel İşlev Bozukluğu Nedir?
Cinsel işlev bozukluğu, cinsel tepki döngüsünün herhangi bir aşamasında meydana gelebilecek bir problemdir. Cinsel aktiviteden doyum yaşamanızı engeller.
Cinsel tepki döngüsü geleneksel olarak heyecan, plato, orgazm ve çözülmeyi içerir. Arzu ve uyarılma, cinsel tepkinin heyecan evresinin bir parçasıdır. Kadınların bu aşamalardan her zaman sırayla geçmediğini bilmek önemlidir.
Araştırmalar cinsel işlev bozukluğunun yaygın olduğunu öne sürse de, birçok insan bunun hakkında konuşmayı sevmiyor. Tedavi seçenekleri mevcut olduğundan endişelerinizi eşiniz ve sağlık uzmanınızla paylaşmalısınız.
Cinsel işlev bozukluğu türleri nelerdir?
Cinsel işlev bozukluğu genellikle dört kategoriye ayrılır:
1.Arzu bozuklukları (isteksizlik) bozuklukları cinsel istek veya cinsel ilgi eksikliği.
2.Uyarılma bozuklukları: cinsel aktivite sırasında fiziksel olarak uyarılma veya heyecanlanamama.
3.Orgazm bozuklukları: orgazmın gecikmesi veya yokluğu (doruk).
4.Ağrı bozuklukları: ilişki sırasında ağrı.
Cinsel işlev bozukluğundan kimler etkilenir?
Cinsel işlev bozukluğu herhangi bir yaşı etkileyebilir, ancak genellikle yaşlanmayla ilişkili sağlıkta bir düşüşle ilişkili olduğu için 40 yaşın üzerindekilerde daha sık görülür.
BELİRTİLERİ VE NEDENLERİ
Cinsel işlev bozukluğunun belirtileri nelerdir?
Erkeklerde:
İlişkiye uygun bir ereksiyon (sert penis) elde edememe veya sürdürememe
Yeterli cinsel stimülasyona gücü güç veya gecikmesi (gecikmiş güç).
Boşalma zamanını erken kontrol edememe (erken ayarlama).
Kadınlarda:
Orgazma ulaşamama.İlişki öncesi ve sırasında yetersiz vajinal yağlama. Vajinal kasların cinsel ilişkiye izin verecek kadar gevşeyememesi.
Erkeklerde ve kadınlarda:
Sekse karşı ilgi veya istek eksikliği- Uyanamama-cinsel ile ilişki ağrı-cinsel işlev bozukluğu ne sebep olur?
Neden olabilir? Bu durumlar dünyada yapılan araştırma sonuçları sonunda genellikle psikolojik sebeplerle birlikte fiziksel sorunların yol açtığı hastalıklar (diyabet, Kalp damar sorunları, hormonal dengesizlikler, veya dengesiz beslenme ,alkolizm vb problemler sonucunda ortaya çıktığı görülmüştür. Ek olarak,bazı antidepresan ilaçlarda dahil olmak üzere kullanılan ilaçlar neden olamaktadır.
Psikolojik nedenler : Bunlara işle ilgili stres ve kaygı, cinsel performansla ilgili endişeler, evlilik veya ilişki sorunları, depresyon , suçluluk duyguları, beden imajıyla ilgili endişeler ve geçmiş bir cinsel travmanın etkileri dahildir.
Hangi ilaçlar cinsel işlev bozukluğuna neden olabilir?
Bazı reçeteli ilaçlar ve hatta reçetesiz satılan ilaçlar bile cinsel işlev üzerinde etkili olabilir. Bazı ilaçlar libidoyu (arzu) etkileyebilir ve diğerleri, uyarılma veya orgazma ulaşma yeteneğini etkileyebilir. Bir kişi birkaç ilaç aldığında cinsel yan etki riski artar. Reçetesiz Bazı reçetesiz satılan antihistaminikler ve dekonjestanlar disfonksiyona veya güç iletilebilecek neden olabilir. Antidepresanlar Amitriptilin (Elavil), doksepin (Sinequan), imipramin (Tofranil) ve nortriptilin (Aventyl, Pamelor) dahil olmak üzere trisiklik antidepresanlar Fenelzin (Nardil) ve tranilsipromin (Parnate) dahil monoamin oksidaz inhibitörleri (MAOI’ler)Tioridazin (Mellaril), tiyotiksen (Navane) ve haloperidol (Haldol) dahil olmak üzere antipsikotik ilaçlar Lityum karbonat (Eskalith, Lithobid) gibi anti-mani ilaçları Fluoksetin (Prozac), sertralin (Zoloft) ve paroksetin (Paxil) gibi seçici serotonin geri alım inhibitörleri (SSRI’lar).
Aşağıdaki ilaçlar erektil disfonksiyona neden olabilir:
Anti-hipertansif ilaçlar (yüksek tansiyon tedavisinde kullanılır)
Spironolakton (Aldactone) ve tiyazidler (Diuril, Naturetin ve diğerleri) dahil diüretikler
Metildopa (Aldomet) ve reserpin (Serpasil, Raudixin) dahil merkezi etkili ajanlar
a-Prazosin (Minipress) ve terazosin (Hytrin) dahil olmak üzere adrenerjik blokerler
propranolol (Inderal) ve metoprolol (Lopressor) dahil olmak üzere β-adrenerjik (beta) blokerler
Aşağıdaki ilaçlar cinsel isteği azaltabilir: hormonlar Löprolid (Lupron) Goserelin (Zoladex)
TEŞHİS VE TESTLER
Cinsel işlev bozukluğu nasıl teşhis edilir?
Çoğu durumda, bir cinsel ilişkiden aldığınız zevke (veya bir eşin zevkine) müdahale eden bir şeyin farkındasınızdır. Sağlayıcınız genellikle tam bir semptom öyküsü ve fiziksel bir durumla başlar. Disfonksiyona katkıda bulunabilecek tıbbi sorunları ekarte etmek için tanı testleri isteyebilirler. Tipik olarak laboratuvar testleri, cinsel işlev bozukluğu tanısında çok sınırlı bir rol oynar.
Cinsiyete ilişkin tutumların yanı sıra katkıda bulunan diğer olası faktörlerin (korku, kaygı , geçmiş cinsel travma/istismar, ilişki endişeleri, ilaçlar, alkol veya uyuşturucu kullanımı vb.) değerlendirilmesi, bir klinisyenin sorunun altında yatan nedeni anlamasına ve tavsiyede bulunmasına yardımcı olur.

Çocuklarda Cinsel Eğitim
Çocuklar büyüdükçe çok soru sormaya, her şeyi öğrenmek istemeye meyillidirler.
Çocuğa cinsel eğitim nasıl verilmeli?
Aileler ise bir takım durumlarda çocuklarının sorularına nasıl cevap vereceklerini bilmiyorlar. Özellikle de çocukların cinsel soruları aleyhinde takılıp kalabiliyorlar. Uzmanlar çocuklara cinsel eğitim nasıl verilmeli, çocuğun yönelttiği cinsellik soruları nasıl cevaplanmalı makalemizde açıkladı.
Çocukların hem ruhsal keza de fiziksel anlamda dinç gelişimi için bilhassa cinsel suallere ailelerin en doğru şekilde ve en yerinde metotla cevap vermesi, cinselliği konuşmanın hala natürel olduğu toplumumuzda en kuvvet alanların başında gelmektedir.Çocukların cinsellikle ilişkili ailelerine yönelttiği sorulara nasıl cevap verilmesi konusunda tavsiyelerde bulunurken, yaşlarına uygun şekilde dürüst cevap verilmesi gerektiğine değindi.
“ Dürüst bir cinsel eğitim belirlemek için çocuğa mahrem alanları öğretilmelidir. Içten metotla yapılan eğitimle taciz olaylarının önüne geçilebilir”
ÇOCUĞUNUZLA BÖYLE IRTIBAT KURUN
Çocuklara cinsel eğitim vermenin gelecekte sağlıklı ve mutlu bireyler yetiştirmek açısından önemli olduğunu vurgulayarak, bilhassa cinsel istismar olaylarının önüne geçmek için çocuğa cinsel eğitim vermek gerektiğinin altını çiziyor.
TACİZLERİN ÖNÜNE EĞİTİMLE GEÇİLEBİLİR
Erişkinliğinde farklı alanlara yönlendirilmiş sebeplerle psikolojik takviye edinmek durumunda kalan hastalar incelendiğinde bu kişilerin manâlı bir kısmının çocukluğunda değişik cinsel travmalar geçirdiği, tacize inanız kaldığı görülür. Bu cins tacizlerin önlemek çocuğa cinsel eğitim vermekle muhtemel olur. Cinsellikle ilgili farkındalık kazandırılan çocuk, mümkün bir taciz durumunda besbelli masum bir durumun olmadığını bilir ve durumdan büyüklerini farkında edebilir.
Cinsel eğitimle cinsel özgürlüğün ve tesadüfen cinselliğin kuşkusuz birbirinden bambaşka tutulması gerekiyor. Her hangi bir konuda çocuğa doğru şekilde eğitim verilmezse çocuk o konu hakkında kulaktan dolma, asılsız bilgiler edinebilir. Bunun daha büyük sakıncaları vardır. Çocuk kendisinden sadece birkaç yaş büyük bir çocukla cinsellik taşıyan bir oyun oynayabilir, oyun esnasında ne yaptığının farkında olmadan hoşlanma duygusu hissedebilir, sonrasında oyun cinsel tacize değin varabilir. Bu yüzden çocuğa bulunduğu yaşa uygun bir şekilde muhakkak bir cinsel eğitim verilmeli. Eğer cinsellik çocuk için defalarca tabu olarak kalmaya devam ederse ileriki yıllardı başka sorunlar da yaşanabilir; örneğin söz konusu olan bir kız çocuğuysa vajinusmus hastalığına yakalanabilir ve evliliğinde sorunlar çıkabilir.
YAŞA KADAR CİNSEL EĞİTİM
Okul öncesi çocuğa öğretilecek cinsellikle ilgili kavramlarla, mektep dönemindeki ya da buluğ çağı dönemindeki çocuğa öğretilecek kavramlar farklıdır. Okul öncesi çocuklarda genel olarak realite duyusu gelişmemiştir. Bu yaşlarda birçok cinsellik taşıyan bir harekette bulunduğunda, anne babalar genellikle panikler. Ancak çocuk için bu hareketler cinsel bir eylem yok, yeni ve öbür bir şeydir. Anne babanın paniklediğini gören çocuk bu hareketi daha garip bulmaya başlar ve yapmaya devam eder. Eğer ebeveynlerin birincil tepkisi paniklemek olmazsa, anne-baba nötr kalmayı başarabilir ve çocuğun ilgisini başka alanlara çevirebilirse çocuk bir süre sonra bu hareketini bırakır.
MAHREMIYET ÖĞRETİLMELİ
Dürüst bir cinsel eğitim saptamak için çocuğa mahrem alanları öğretilmeli. Okul çağına yaklaşmış bir çocuk evde çıplak dolaşıyorsa bu çocuğa neyin mahrem olduğunu bilgi vermek olası olmaz. Ufak yaştan itibaren çocuğun giydiği kıyafete değin dikkat edilmeli, mahremiyet duygusu aşılanmalı, sınırları öğretilmelidir.
CİNSİYETİNE TARAFINDAN DAVRANILMALI
Çocuğa cinsel eğitim verilirken dürüst cinsel kimlik kazanmasına da yardımcı olunmalıdır. Ablalar, teyzeler aralarında yetişen erkek çocuklarını bazen anneler farkında olan olmadan kız kıyafetleriyle büyütürler. Cümbür Cemaat çocuğun bu halini sever, onu oynatırlar, zenne yaparlar. Ancak çocuk büyüdüğünde efemine davranışlar sergilemeye başlar. Bu anne-babanın cinsel kimliği çocuğa hatalı öğretmesinden kaynaklanan bir durumdur. İleride bu konuda sorun yaşamak istemeyen ebeveynler çocuklarına cinsiyetlerine tarafından davranmaya özen göstermelidirler.
SORULAR CEVAP BULMALI
Çocukların en fazla merak ettikleri konulardan biri dünyaya nasıl geldikleridir. Çocuk bunu sorduğu süre ona büyük bir insana anlatırmış gibi “Çocukları leylek getiriyor derler ama bu içten değil.
Bu soruyu sorman, merak etmen, ağırlık vermen hoş bir şey.
Cinsellik kadınla erkek arasında çok özel bir durumdur. Ama detaylarını öğrenmen için biraz daha büyümen gerekiyor. Büyüdüğünde anlatacağım” şeklinde bir anlatmak gerekir. Bu Nedenle çocuğa bu konu hakkında yalan söylenmemiş olur.
Konu ergenlik döneminde açıklandığında ise cinselliğin insan hayatında manâlı bir yerinin olduğunu ve bunun özel ve kayda değer bir kişiyle yaşanması gerektiğini, bu kişinin de insanın hayat arkadaşı, yani eşi olması gerektiğini adapte etmek gerekir.
Çocuğun merak ve şaşma duygusu, öğrenmede kullandığı iki anahtar duygudur. Cinsel eğitim verirken bu konuda çocuğun merakını ve hayretini uyandırmamaya da özen gösterilmelidir. Eğer cinsellikle ilgili merak ve hayret uyandırıcı cevaplar veriliyorsa çocuk o alana ilgi duymaya başlar.
Çocuğu cinsellik hakkında bilgilendirmemenin sakıncaları göz ardı edilmemelidir. Çocuk merak ettiği bu konuyu bir şekilde ya arkadaşlarından ya da internetten yalan yanlış, kulaktan dolma bilgilerle öğrenebilir. Hem anne-babanın çocuğun bu konudaki sorularını cevapsız bırakması çocuğun soru sorma kapasitesini düşürür, bu kapıyı da kapatmamak gerekir.
Soran çocuk, daima hayatı daha basit öğrenir, sorunlara daha kolay çözüm getirir. Sorulan soru yanlış olabilir, ama çocuk nasıl yürümeyi düşe kalka öğrendiyse dürüst soru sormayı da yanlış sorular sora sora öğrenecektir. Bu yüzden çocuğu azarlamadan, terslemeden, içindeki merak duygusunu yok etmeden sorularına yanıt atamak, o an verilecek bir cevap bulunamıyorsa “Bu konuyu araştırıp cevaplayayım” çağırmak ve fiilen de araştırıp, düşünüp cevap belirlemek yerinde bir davranış olacaktır.
Çocuklara Cinsel Eğitim Nasıl Verilmelidir
Çocuğunuz cinsellik hakkında sorular mı sormaya başladı ve siz ne yapacağınızı bilmiyor musunuz? Çocuklara cinsel eğitim verirken nelere dikkat etmek gerekir? Bu sorunun cevabı sitemizde sizleri bekliyor.

Çocuklarda Cinsellik
Çocuklar ebeveynlerine cinsellikle ilgili sorular sorduğunda çoğu zaman ebeveynler kızarak çocuklarını geçiştirme yoluna gidiyor. Çocuğun kendisin keşfetme süresi içerisinde başlayan cinsellik oyunlarla devam eder. Gelen sorular üzerine panikleyen ebeveynler bazen de çocuğun yaşlarından büyük ve soyut kavramlardan bahsederek anlayamayacakları bir dille iyice çıkmaza girebilirler. Çocuk cinselliği ile yetişkinlerin cinselliği karıştırılmamalıdır. Cinsellik çocuğun gelişiminde normal bir süreç olarak değerlendirilir.
Çocuğa Cinsel Eğitim Nasıl Anlatılır?
Burada ebeveynlerin yapması gereken en doğru tutum, bu keşfin doğal bir süreç olduğunu kabul etmektir. Çocuklarla cinsellik konusunu konuşabilmek için ailede hoşgörü, paylaşım ve güven duygusunun yerleşmiş olması gerekmektedir. Eğer çocuğunuzla iletişiminiz gerçekten iyiyse çocuğunuz çekinmeden sizinle her türlü konuyu konuşabilecek ve soru sorabilecektir.
Çocukta cinselliğin farkı iki yaş itibariyle başlayan bir durumdur. Bu dönem ile birlikte hareketlenen çocuk bezlenme ve tuvalet eğitimi sırasında cinsel organına dokunmaya başlar ve bu dokunuşlarda hoşa giden farklı duyguları keşfetmeye başlar.
Çocuklarda Cinsellik Eğitimi
Başta oyunlarla rastlantısal olarak başlayan bu durum daha sonra bilinçli dokunuşlarla tekrar edebilir. Eğer çocuğun bu davranışı engellenmeye kalkılırsa çocuk bu konuyu daha fazla merak edebilir ve dikkatini bu yöne verebilir. Özellikle de iki yaş çocuğunun inatlaşma özelliği ile bu davranışın pekişmesi sağlanır. Bu konuda sürekli uyarılarda bulunmanız çocuğun hata yaptığını düşünmesine ve kendisini suçlu hissetmesine sebep olabilir.
Bu davranışın çocukta sürekli görülmeye başladığı gözlemlenirse, çocukta bazı stressel faktörlerin varlığı düşünülebilir. Her ne kadar bu davranışın doğal bir süreç olduğu bilinse de davranışın sıklığı önemlidir. Oyun arkadaşı bulamayan ve sıkılan çocuk sürekli engellemenin de vermiş olduğu baskı ile birlikte sıkça bu davranışta bulunabilir. Böyle bir durum tespit edilmesi halinde ebeveynlerin gerekli önlemleri alması gerekir. Özellikle uyku döneminde bu davranışın arttığı gözlemlenebilir. Bu durumda ebeveynlerin çocuğun uykusu gelmeden çocuğu yatırmaması ve çocuk uykuya dalana kadar yanında olması önemlidir.
Çocuğun bu konu hakkında bilgi edinmek istediği yaş grubu 3-4 yaş grubudur. Bu yaş gurubunda cinselliği öğrenmek isteyen çocuk farklı sorular sorabilir. Çocuk ebeveynlerine bu konu hakkında soru sorduğunda soru yöneltilen ebeveyn çocuğa cevap vermelidir. Örneğin bir erkek çocuk annesine bir soru sorduğunda babana sor gibi bir yönlendirme yapılırsa çocukta olumsuz bir izlenim bırakabilir.
Çocuktan gelen bebekler nasıl doğar, ben nasıl doğdum, arkadaşlarım neden ayakta tuvaletini yapıyor sorularına kesinlikle cevap verilmeli ve bu sorular yanıtsız bırakılmamalıdır. Kadın ve erkek bedenlerini çocuk cinsel eğitimi kitaplarından birlikte inceleyebilirsiniz. Cinsel organları bilimsel isimleri ile çocuğa tanımlayabilirsiniz
Çocuk beklenmedik bir soru sordu ve bu soruya şaşırdıysanız, soruya cevap bulamadıysanız bunu hissetmemesine özen gösterin. Çocuğun sizin tepkilerinizi dikkatle izlediğini unutmayınız. Doğal davranışlarınız ve rahat açıklamalarınızla cinselliğin normal bir süreç olduğunu öğrenecektir. Çocukların oyunlarda arkadaşları ile birlikte birbirlerinin cinsel organlarını tanımaya çalıştıklarını görebilirsiniz.
Çocuğun Cinsel Eğitimi İçin Geç Kalmayın
Oyunlarında çocukların karı- kocacılık, sevgili olma, öpüşme gibi davranışları sizi şaşırtabilir. Bu duruma tepkinizi kızarak ve azarlayarak göstermemelisiniz. Bunun yerine çocuğa arkadaşı ile nasıl oyun oynaması gerektiğini anlatma yoluna gitmelisiniz. Özellikle çocuğa cinsel organının özel olduğunu gerekli durumlarda sadece doktora ve ebeveynlerine gösterebileceğini anlatın. Çocuk anne babasının cinsel yaşamını merak edebilir ve hatta ebeveynlerini gizlice izleme yoluna gidebilir bu durumda cinsel yaşamla ilgili bilgi vermek yerine bunun anne babaya özel olduğunu ifade etmek yararlı olacaktır. Detaylı bilgi vermek çocuğun kafasını karıştırabilir.
Evde büyük kardeşlerin çıplak dolaşılmaması, birlikte banyoya girilmemesi ve birlikte yatmaması gerekir. Ebeveynlerin cinsel yaşamının gizliliğine büyük önem vermesi gerekir. Çocuğun yanında anne ve babanın birbirlerine sarılmasının ve öpmesinin bir sakıncası yoktur. Bu davranış anne ve babanın birbirini sevdiğini gösterir ve çocuğun gelişimini olumlu yönde etkileyecektir.
Çocukla olan sağlıklı iletişim cinsel eğitim verirken olumlu etki yaratacaktır. Çocuğa zamanında cinsel eğitim verilmemesi sonucunda çocuk bu merakını farklı yollardan gidermeye çalışabilir. Bu da çocuk üzerinde olumsuz etkiler bırakacaktır ve bu yanlış öğrenme olacaktır. Çocukluk döneminde sağlıklı atlatılan bir cinsel gelişim ergenlik ve yetişkinlik dönemindeki cinselliğin temelini oluşturacaktır. Ergenlik döneminden önceki cinsel bilgilendirmeler de büyüme sürecindeki çocuk için çok önemlidir.
Çocuğunuza cinsel eğitim verirken zorlanıyorsanız mutlaka bir uzman desteği alabilirsiniz.
Ergenlikte Cinsel Eğitim
Ergenlik;insanın anne karnındaki ve doğduktan sonraki iki yıllık büyüme ve değişim sürecinden sonraki en hızlı büyüme ve değişim dönemidir ve toplumsal rollerin denendiği, amaçların, hedeflerin oluştuğu, toplumsal ve kişilerarası ilişkilerin geliştiği, bağımsız davranışların ortaya konduğu psikososyal gelişimi de barındıran, bireyin fiziksel ve ruhsal gelişim dönemleri arasında en zor ve karmaşık olanıdır.
Cinsellik bireyin psiko-sosyal ve fizyolojik gelişiminin olmazsa olmaz bir parçasıdır. İşte insan yaşamının hemen her döneminde var olan ve her döneminde gelişmeye devam eden bu parça yani cinsellik, üreme yeteneğinin kazanıldığı ergenlik döneminde ayrı bir önem kazanır. Vücudunda olan değişimler, duygularındaki inişler ve çıkışlar ergenler için alışılması zor olmakla birlikte, “erişkin olmanın mecburi hizmetidir”.
Ergen, bu dönemi yaşarken pek çok şeyi denemek ister. Para kazanmak, özgür yaşamak ve sevgili olmak… “Sevgili olmak, sevgilisinin olması” çok önemlidir, çünkü “sevgili olmak” demek ergen için statü, saygınlık, özgürlük, sevgi aktarımı, aşkın kavurucu tadı, cinsel keyif, merakını gidermek, farklı olmak demektir.
Ergenlikte cinsellik konusu çoğunlukla bu dönemin risklerini, risklerin sonuçlarını, ergenlerin olumsuz davranışlarını ve ergenlik döneminde cinsellik yaşamanın normal olmadığını akıllara getirmektedir.
Ergenlikte riskli cinsel davranışların istenmeyen sonuçları arasında, HIV/AIDS ve cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar, ergen gebelikleri ve doğumları, kürtaj gibi önemli ve çoğu kere beden sağlığını daha çok etkileyen durumlar ortaya çıkmaktadır… Toplumlarda ortalama ilk evlilik yaşı ileri yaşlara kaysa bile, cinsel etkinlik günümüzde artık daha erken yaşlarda başlamakta ve cinsel partner sayısı giderek artmaktadır. Doğal olarak CYBE (cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar) ve planlanmamış gebeliklerde de bir artış gözlenmektedir.
DSÖ’nün (Dünya Sağlık Örgütü) tahminlerine göre her yıl her 20 gençten biri CYBE’lere yakalanmaktadırlar. Bunların arasında sıklıkla HIV/AIDS, gonore, sifiliz, klamidya enfeksiyonu ve herpes yer almaktadır.
Ergen gebelikleri ve sonuçları hala birçok ülkede pek çok kurumun ve bilim insanının kafasını meşgul eden sorunlardandır. Gerçek cinsel eğitimin olmadığı ABD’de “teenage” dediğimiz yaş grubunda sık olarak erkek ya da kız ergenler cinsel taciz ya da kötü kullanıma uğramakta, ortalama her 6 saatte bir kız ergenlerde gebelik oluşmakta, önemli bir kısmı doğum yapmak zorunda kalmakta.
Sonuçta CYBE, HIV/AIDS ve uyuşturucu kullanımı ve pazarlaması özellikle 15-24 yaş grubunda artmaktadır.
Oysa yaş grupları, gelişim dönemleri gözetilerek okullarda “Cinsellik Eğitimin” verildiği Kuzey Avrupa ülkelerinde riskli cinsel davranışlar, enfeksiyonlar ve madde kullanımı giderek azalmaktadır.
Cinsel eğitimin örgün eğitim içinde yer bulamadığı ülkemizde de durum özellikle yakın gelecekte ABD’ den farklı olmayacaktır. Şimdilik önleyici tek etken hiç de sağlıklı olmayan ailevi ve toplumsal baskılar olarak öne çıkmakta ancak giderek “globalleşen ve bireyselleşen” toplumumuzda bu baskı unsurlarının da yakın zamanda ortadan kalkacağı beklenmektedir. Gerçekten de bir yanlışı, başka bir yanlışla düzeltmek olası değildir.
Ergen gebeliklerini, doğumlarını, HIV/AIDS ve CYBE’leri azaltabilecek en etkin yolun cinsellik eğitimi olduğu artık tüm dünyanın kabul ettiği bir gerçektir. İlk başlarda cinsel eğitim diye çıkılan yola son yıllarda “cinsellik eğitimi” başlığı altında devam edilmektedir. Cinselliğin sadece fizyolojisinin ve doğum kontrol yöntemlerin anlatıldığı cinsel eğitimin, yeterli olmadığı ve gençlerin korunmasız cinsel davranışlarını azaltmadığı ortaya konmuştur. “Yalnızca Hayır De!” cümlesi ile ifade edebileceğimiz cinsel eğitim programında ise gençlere cinsel ilişki ilgili sorumluluk almaları öğretilmeye çalışılmış ancak yine istenilen sonuçlar alınamamış, daha sonra tamamen cinsel birleşmeyi yasaklayan bir eğitim modeli kullanılmış, ancak bu model de etkili olmamıştır. Yani bilinenin tersine, gelişmiş ülkelerin pek çoğu doğru ve etkin cinsel eğitimi bulmakta zorlanmaktadırlar.
Günümüzde kullanılan, cinselliğin sadece fizyolojik bir olay olmadığının altını çizen, cinselliğin fizyolojik boyutuyla birlikte psikolojik boyutuna da değinerek, güzel taraflarını da, risklerini de aktarmaktadır “Cinsellik Eğitimi” adı verilen eğitim programının sonuçları, öncekilere göre çok daha olumludur. Programın içerisinde karar verme yolları, hayır diyebilme yöntemleri, mastürbasyon, bedenini sevmek, saygı duymak ve ona iyi bakmak, toplumsal kimlikler, eşcinsellik, toplumsal değerler, sağlıklı olmak, HIV/AIDS, güvenli cinsel yaşam, doğum kontrol yöntemleri gibi pek çok konuyu kapsamaktadır.
Evlilik Öncesi Cinsel Eğitimin Amacı
Çiftlerin kendileri ve partnerleri ile ilgili yeni bakış açışı kazanmak
Evlilik öncesi ortaya çıkabilecek sorunların önüne geçmek
Göz ardı edilen sorunlar ile çiftlerin yüzleşmesini sağlamak
Çiftlerin evlilik sürecinde karşılaşacakları zorlukları ve mutlulukları görebilmeleri amaçlanır.
Evlilik Öncesi Danışmanlık Hizmetlerinde Hangi Konular Ele Alınabilir?
Evlilik ile ilgili beklentiler karşılıklı olarak ele alınabilir.
İlerideki çocuk sayısı konuşulabilir
Bayram ve tatillerde ilk olarak hangi tarafa gidileceği kararlaştırılabilir.
Düğünün zamanı, mekanı ve şekli ele alınabilir.
Cinsellik ile ilgili fikirler karşılıklı olarak konuşulabilir.
Evlilik ile ilgili olduğu kadar iş yaşantısı ile ilgili beklentiler ele alınabilir.
Evlilikteki rol dağılımı ile ilgili bilgiler ele alınabilir.
Boş zamanlarda ve tatillerde neler yapılabileceği konuşulabilir
Emeklilik hayatında nerede yaşanılacağına dair beklentilerde evlilik öncesi danışmanlıkta ele alınabilmektedir.
Yukarıda saymış olduğumuz konu ve sorunlar çoğaltılabilir.
Evli çiftlere yönelik cinsel eğitim çiftler arasında cinsellik eğitimi
Evlilik bir inşaata başlanmadan önce zemine yapılan teknik müdahalelere benzer. Evlilik öncesi danışmanlık hizmetleri alarak partnerinizle evliliğinizin teknik analizini yapabilir bu sayede uzun ömürlü evliliklerin altına imzanızı atabilirsiniz.
Evlilik öncesi danışmanlık hizmetlerimizden yararlanmak için bizlerle iletişime geçebilirsiniz…
Evlilik aşkı öldürür mü? Yapılan araştırma sonuçlarına göre, evlilik yıllandıkça seks hayatındaki canlılık da değişime uğrayabiliyor. İşte evlilikte yıllara göre cinsellik.
Evliliğinin ilk yıllarında olan çiftlerde seks yapma sıklığı haftada 2-3 kez iken, 15 yılı aşkın evliliklerde sayı yılda 3 defa bile düşebiliyor. Amerikalı evli çiftlere sorulan “Ne sıklıkla sevişiyorsunuz?” sorusunun cevapları sizi şaşırtacak. İşte evlilikte yıllara göre cinsel ilişki sıklığı…
0-7 YIL ARASI EVLİ OLANLAR:
“33 yaşındayım, eşim ise 29. 3 yıldır birlikteyiz ve 1 yıldır evliyiz. Haftada ortalama 1 kez seks yapıyoruz.” “Eşimle 3 yıldır evliyiz ve bir bebeğimiz var. Haftada ortalama 2 kez seks yapıyoruz. Ancak bazen bu sayı artabiliyor. Bu sayı bizim için çok önemli değil. Birlikte çok mutluyuz ve seks, ilişkimizin yalnızca bir parçası. “ “5 yıldır birlikteyiz ama yaklaşık 1 buçuk yıldır evliyiz. Haftada 3 kez sevişiyoruz. 5 yıl geçmesine rağmen sıkıcı olmaya başladığını düşünebilirsiniz. Ancak biz isteklerimizi ve ihtiyaçlarımızı birbirimize anlatıyoruz. Bunu da yalnızca fantastik bir seks için yapmıyoruz. Bu durum ilişkimizi güçlendiriyor. “ “Ben 29 yaşındayım, eşim ise 26. 2 yıldır birlikteyiz ve yaklaşık bir yıldır evliyiz. Haftada 2 ya da 3 kez sevişiyoruz. Ben haftada 1 ya da 2 kez sevişmek istiyorum, eşim ise 5 veya 6 kez seks yapmayı tercih ediyor.” “Yaklaşık 2 yıldır evliyiz ve çocuğumuz yok. Hafta 1 ya da 2 kez sevişiyoruz. Eşimle farklı saat dilimlerinde çalışıyoruz ve hafta sonlarımız çok yoğun geçiyor. Bu durumdan çok mutsuzuz ama birbirimizi çok seviyoruz.”
7-15 YIL ARASI EVLİ OLANLAR:
“7 yıldır evliyiz ve 1 çocuğumuz var. Günde 1 ya da 3 kez sevişirken artık haftada 1 ya da 3 kez sevişiyoruz.” “Yaklaşık 8 yıldır evliyiz. 10 günde bir kez sevişiyoruz. Eşim hamileliğinin 3. ayında…” “15 yıldır evliyiz. Ortalama olarak haftada 3 kez sevişiyoruz ama bazı zamanlar her gün olabiliyor. Her gün konuşuyoruz ve birbirimize ilgi gösteriyoruz. Bunun seksten daha önemli olduğunu düşünüyoruz.” “14 yıldır birilikteyiz ve 11 yıldır evliyiz. 4 çocuğumuz var. Normalde haftada 5 kez sevişiyoruz. “ “Yaklaşık 15 yıldır evliyiz. İkimiz de çalışıyıoruz ve 5 yaşında bir oğlumuz var. Bazen haftada 3 kez, bazen ise hiç sevişemiyoruz.” “15 yıldır evliyiz. Haftada 4 kez sevişme kuralımız var. “Kural” sözcüğü kulağa tuhaf geliyor olabilir. Ancak bu durum, hayat yoğun bir şekilde ilerlerken bizim de bazen romantik anlara ihtiyacımız olduğunu bize hatırlatıyor.”
15 YILDAN FAZLA EVLİ OLANLAR:
“17 yıldır evliyiz. Yılda 2 ya da 3 kez sevişiyoruz.” “30 yıldır birlikteyiz ve 25 yıldır evliyiz. 2 çocuğumuz var. Haftada 3 ya da 5 kez sevişiyoruz. Sevişmediğimiz zamanlar öpüşerek ve sarılarak birbirimize ilgi gösteriyoruz. “ 55 yaşındayım ve 32 yıldır evliyim. Haftada 2 kez sevişiyoruz, bazen daha da az olabiliyor. “ “45 yaşındayım, eşim ise 46.” 21 yıldır evliyiz ve artık ayrı yaşamaya karar verdik. Yaklaşık 5 yıldır hiç sevişmiyoruz. “20 yıldır evliyiz. Bazen ayda 3 kez, bazen de 2 haftada 1 kez sevişiyoruz. Bu durum hayat tempomuza göre değişiyor. Bazı sabahlar yavaş bir şekilde sevişmek güzel oluyor bazen de bir saatten uzun sürebiliyor.”
Cinsel Sorunlara 4 Boyutlu Yaklaşım
Günümüz koşullarında seks yapabilmenin her geçen gün zorlaştığı yadsınamaz bir gerçek. 75-80 yaşında hala seks yapabilen yaşlı prostat hastalarımı gördükçe öykünmemek de elde değil doğrusu. Seks yapmak özünde cidden zor bir iştir. Belli koşullar ister; doğallık ister. Öncelikle ruhsal dinginlik ve fiziksel yeterlilik gerektirir. Kent yaşamının getirdiği koşuşturmaca, stres, sağlıksız beslenme, sigara kullanımı, hareketsiz yaşam, ekonomik kaygılar, sosyal medyada sanki herkesin hayatının güllük gülistanlıkmış gibi sunulması, kullan tüket at mantığının hayatın her alanında olduğu gibi ilişkilere de sirayet etmesi, hayatta sadece başarının kutsanması başarısızların da bir o kadar alaşağı edilmesi, pornografik yayınların telefonların WhatsApp mesajlarına kadar girmesi, cinsel kimliklerimizin ve cinsel görev dağılımlarımızın her geçen gün daha karmaşık hale gelmesi, ailesel krizler, performans artırıcı ilaçlara kolayca erişim gibi gibi pek çok şey bizim cinsel performansımızı olumsuz etkilemektedir. Farkındaysanız bunların neredeyse tamamı 40 yıl önce insanlığın gündeminde olmayan kavramlardır. Şimdi ise tüm bunlarla ayrı ayrı mücadele etmek gerekiyor ki sağlıklı bir cinsel yaşamınız olabilsin. Seks yapabilen çiftleri öncelikle bu başarılarından dolayı özellikle kutluyorum. Sorunu olan çiftleri ise makalenin tümünü okumaya ve üzerinde düşünmeye davet ediyorum. Şu da önemli elbette. Toplumumuzun bir kısmı aşırı muhafazakarlığın getirdiği cinsel sorunlarla boğuşurken, bir kısmı da aşırı serbestliğin ya da mahremiyet kaybının getirdiği risklerle karşı karşıyadır. Büyük bir gerçeklik de şu; toplumun her katmanında, her yaşta, her cinsiyette sorunlar çığ gibi artıyor. Ha bir de doyum sağlamayan salt performans ve organ odaklı kalitesiz cinsel eylemler olarak nitelenebilecek paralı seks durumları da söz konusu ki o da ayrı bir tartışma konusu tabi.
Bizler Fantezi Dünyası/Erotik Shop olarak resmi geniş açıdan görmeye çalışıyoruz. Çünkü cinsellik gerçekten çok karmaşık bir konudur. Sadece penisin vajina içine girip çıkmasından ibaret hiç değildir. Olaya tek bir açıdan bakmak çoğu kez hem sizi hem de doktoru yanıltır ve de çözümün önüne büyük bir engel oluşturur. Her çiftin kendine özgü çok farklı dinamikleri söz konusudur. Hani tıpta denir ya “hastalık yoktur hasta vardır diye” Burada tam da öyle. Örnek verecek olursak; bizim için “Ahmet beyin sertleşme sorunu” ya da “Fatma hanımın orgazm sorunu” diye bir şey söz konusu olamaz. Olayı biz bu şekilde adlandırmayız. “Ahmet Bey ile Fatma hanımın ortak deneyimledikleri bir cinsel uyum sorunları” vardır. Bu çok daha kapsayıcı bir adlandırmadır ve alt metinlerde sayısız olumlu güzel mesaj içerir.
Sorun çiftin ortak sorunu olduğuna göre beraberce çözmeleri gerekir. Mantıklı olan sağlıklı olan budur. Herkes üzerine düşeni yapmalıdır. Ortak sorun ortak sorumluluk bilinci ve çiftin birlikte irade göstermesi çözüm için müthiş bir fırsat yaratır.
Sorunun o çifte özgü özel bir sorun olduğunu bilmeniz, yine o çifte özel çözüm yolları bulmanızı gerektirir.
Hastalığa veya problemlere tek bir tanı koymaktan çok, genel cinsel sorunlar özelinde çiftin tüm sistemi düzeltici modeller sunmalısınız. Tanılar kişileri tedavi etmez, soruna bakış açınızı daraltır ve sizi kısıtlar. Dolayısı ile çözüm getirme noktasına başarınızı olumsuz etkiler. Örneğin bir kadına vajinismus tanısı koymanızın hastaya(?) veya o çifte hiçbir faydası dokunmaz. Vajinismusu sadece vajina hastalığı gibi düşünmenize sebep olur çözümü de sürekli vajina da arar durursunuz. Ama olaya o çiftin cinsel uyum sorunu olarak bakar ve o şekilde tedavi sürecini yapılandırırsanız çözüm de çoğu kez kendiliğinden beliriverir.
Cinsel sorunlara bakış açımızı ortaya koyduk. Hem kendi hem de kadın ve erkeğin bakış açılarını da o yönde değiştirdik. Bu ilk ve en önemli aşama idi. Sonrasında ise birazdan bahsedeceğim 4 boyutta sorunları ele alıyoruz ve birbirini besledikleri alanları da gözden geçiriyoruz. Önce bu dört boyuttan hangisinin ana çekirdek sorun olduğunu açığa çıkarmamız gerekiyor. Ancak geri kalan 3 boyutun da çekirdek sorunu beslediğini bilmemiz lazım. Hatta zaman içerisinde yan boyutların büyüyerek çekirdek sorunla yer değiştirebileceği de asla unutulmamalıdır. Bu sebeple aynı anda 4 eksende birden çalışma yürütmek her zaman en doğru yaklaşım olacaktır. Burada sadece danışanlarımızın salt cinsel sağlığını değil, evliliklerini hatta tümden hayatlarını güzelleştirmek adına da bir şeyler yapmaya çalıştığımıza dikkatlerinizi çekerim.
Konunun iyi anlaşılması için danışanlarıma örnekler verirken “otomobil metaforu”nu sıklıkla kullanıyorum ki gerçekten çok yardımcı oluyor. Şöyle aktarırsam. Sizin otomobilinizle şehir içinde bir noktadan başka bir noktaya gidebilmeniz için belli şartlar gerekiyor değil mi? Nedir bunlar birlikte bakalım.
Otomobiliniz çalışır ve yürür vaziyette olmalı. Yani lastiklerinin havası (damarsal) yeterli düzeyde, motoru (sinirsel) çalışır vaziyette ve deposunda yeteri kadar da yakıtın (hormonlar) olması gerekiyor. Başka türlü bu aracı kullanamazsınız. İşte biz aracın fiziksel yeterliliğine “organik boyut” adını veriyoruz.
Elbette sizin otomobil kullanmayı biliyor olmanız gerekiyor. Bu konuda kendinizi geliştirmiş olmanız güvenli sürüş açısından çok önemlidir. Yine araç kullanırken bir kaza yapacağınıza dair aşırı bir korku hali yaşamamalısınız. Değilse panikleyip fren yerine gaza basabilirsiniz ve de kaza yaşamanız kaçınılmaz olabilir. Otomobil kullanmak belli bir dikkat kadar, rahatlık ve doğallık da gerektirir. Aşırı korkular sizin otomobil kullanmanıza engel olabilir, kullansanız da sık sık kaza riski taşırsınız. Yaşadığınız her kaza da korkularınızı daha da büyütecektir. İşte biz bu araç kullanırken ki ruh halinize “duygusal boyut” adını veriyoruz.
Sizin aracınızın iyi olması ve araç kullanmayı çok iyi biliyor olmanız, güvenli sürüş için yeterli değildir. Trafik kurallarına uymanız aynı şekilde karşıdan gelenin de trafik kurallarına uyması çok önemlidir. Değilse yine kaza riskiniz çok artar ve istediğiniz noktaya ulaşamayabilirsiniz. İşte biz bu trafik kurallarının bilinmesi ve çiftler tarafından dikkatlice uyulması olayına “ilişkisel boyut” adını veriyoruz.
Bir de sizin dışınızdaki bir yol durumu vardır. Yolunuz karlı buzlu mıcırlı bozuk olabilir ya da hava şartları çok kötü olabilir. Bunlar da sizin güvenli sürüşünüzü olumsuz etkileyebilir. Bu koşulları her zaman önceden tahmin etmek mümkün olamayabilir. Dikkatli olmaktan öte bir şey yapamayabilirsiniz. Bazen ne yapsanız yapın bazı koşullar altında kaza sizin için kaçınılmaz olabilir. İşte bu duruma da “çevresel boyut” adını vermekteyiz.
Aslında görüldüğü gibi otomobil kullanmak ve kendinizi bir noktaya sağ salim ulaştırmak hiç de kolay bir şey değildir. Yine de gündelik hayatımızı ve işlerimizi yürütebilmek için otomobilleri kullanıyoruz. Bunun için ehliyet alıyoruz, araç kullanmayı öğreniyoruz aracın bakımlarını yaptırıyoruz ve kaza yapmamak için trafik kurallarına dikkatlice uyuyoruz. Seksi de aynen böyle bir duruma benzetebiliriz. Ve en azından aracımıza gösterdiğiniz özeni kendi bedeninize göstererek de işe başlayabilirsiniz. Şimdi konumuzu birlikte detaylandıralım.
1-ORGANİK BOYUT: Organik boyut demek bedensel sağlık ve yeterlilik demektir. Öncelikle şu önemli. Seks, içinde agresif davranışlar barındıran fiziksel bir eylemdir. Dolayısı ile iyi bir fiziksel kondisyon gerektirir. Yani beden yapınızın ve kalp solunum sisteminizin sağlıklı olması ön şarttır. Kabaca 2 kat merdiven çıkamayacak kadar sağlık durumunuz kötü ise seks yapamamanız da doğal olarak çok normaldir. Öncelikle mevcut sağlık sorunlarınızın iyileşmesi yönünde gayret göstermeniz gerekmektedir. İkincil olarak cinsel organlarınızın sağlığı da elbette çok önemlidir. Örneğin erkek iseniz; penisinize giden ve dönen damarların açık, sinirlerin iletken olası ve testislerinizin yeterince testosteron hormonu üretmesi lazımdır. Buralarda sorun varsa organik temelde bir ereksiyon sorunu yaşama ihtimaliniz yüksek demektir. Ereksiyonun kalitesi aynı zamanda kalp sağlığının da bir barometresidir. Bilimsel çalışmalar göstermektedir ki ereksiyon sorunu yaşayan erkeklerin 2 yıl içinde kalp damar sorunları yaşama ihtimali belirgin biçimde ortaya çıkmaktadır. O yüzden biz insanların cinsel sorunlarını çözerken, yapacağımız hayat tarzı değişiklikleri ile genel beden sağlıklarına da olumlu katkılarda bulunuyor ve muhtemelen ömürlerini de uzatmalarına da vesile oluyoruz.
Organik boyutu değerlendirirken bir takım kan analizleri, seksüel fonksiyon skorlama anketleri ve radyolojik bazı incelemeler yapmaktayız. Nerede aksama veya sorun olduğunu anlamaya çalışırız. Bu konu konvansiyel tıbbın ilgi alanıdır. Sorunun kaynağına göre hedef organdaki hasarlanmayı azaltmak için bir tedavi stratejisi çizilir. İlaç tedavileri, hormonal tedaviler, penis içi enjeksiyonlar, şok dalga terapisi gibi pek çok tedavi yöntemden biri ve birkaçı ile aşamalı olarak sorunun ciddiyetine göre bir tedavi takvimi ile belirlenir. Ancak bundan da daha önemlisi kişinin kendi hayat tarzında yapacağı değişiklikler olmaktadır. Bu konuda danışanlarımızı motive ediyor ve ihtiyaç duyulması halinde profesyonel destekler alınmasına da yardımcı oluyoruz.
Peki kabaca kişisel olarak neler yapılabilir?
Kilo kontrolü çok önemlidir. Göbek çevrenizin erkek iseniz 102 cm’i geçmemesi gerekir. Düzenli beslenmeniz düzenli spor yapmanız alkolü azaltmanız bu açıdan çok önemlidir. Kadın da olsanız erkek de olsanız fazla kilo sorunları hem fiziksel açıdan hem de hormonal dengenizin bozulması açısından önemli bir handikaptır. Obez kişilerde istek uyarılma aşamaları zorlaşır. Üstelik fiziksel kısıtlıklarda üzerine eklendiğinde yapılacak seksin kalitesi oldukça düşmektedir.
Fizik kondisyonunuz çok önemlidir. Seks aynı zamanda zorlu bir spordur. Hem genel kas kitlenizin hem de pelvik aşk kaslarınızın güçlü olması gerekir. O yüzden düzenli spor yapmanız cinsel sağlığınıza kuşkusuz çok iyi gelecektir. Özellikle günümüz koşullarında pelvik kas gruplarımız en az kullandığımız kas yapıları haline geldi. Bu sebeple PC (aşk) kasları adını verdiğimiz bu kaslar, çoğu kadın ve erkekte oldukça gevşemiş durumdadır. Özellikle bu kasları en azından evde Kegel eksersizleri ile çalıştırmanız ve güçlendirmeniz oldukça önemlidir. Güçlü kaslar hem kadın ve hem erkekte boşalma orgazm kalitesine çok önemli katkılar sunar. Penis vajinayı, vajina da penisi çok daha sıkı algılar. Çiftler birbirine de çok daha fazla zevk verir hale gelirler. Bu açıdan yoga plates gibi sporları cinsel sağlık açısından özellikle kadınlara şiddetle tavsiye ediyorum. Hem zihinsel odaklanma hem de PC kaslarının gelişimi üzerine inanılmaz faydaları olduğu bilimsel çalışmalarla da kanıtlanmış durumdadır. Yaşlandıkça ortaya çıkan idrar tutma kontrolü konusundaki faydaları da cabası tabi.
Kötü alışkanlıklarınızdan kurtulmanız gerekmektedir. Sigara, aşırı alkol kullanımı, uyuşturucu, gece hayatı, sağlıksız kötü beslenme kuşkusuz cinsel sağlığınızı çok olumsuz etkiler. Damarsal yapılarınız bozulur erkek iseniz Ereksiyon, kadın iseniz kuruluk sorunları yaşamaya başlarsınız. Kötü alışkanlıklarınızı terk etmeniz genel sağlığınızı düzeltecektir.
Kronik hastalıklarla sıkı sıkıya mücadele edilmelidir. Diyabet tansiyon ve diğer metabolik hastalıklarla bütüncül bir bakış açısı ile tedavi sürecine yaklaşmak ve en uygun tedavileri almak son derece önemlidir. Örneğinin şeker hastalığınız varsa, siz umursamıyor ve üzerinize düşen görevleri yapmıyor iseniz; bizim size kalıcı faydamızın olmasını da doğal olarak pek beklemeyiniz. Bu konuda bize düşen sizi konusunda uzman kişilerle buluşturmak ve gereken konsültasyonların yapılmasını sağlamak olacaktır.
2-DUYGUSAL BOYUT: Duygusal boyut demek sizin kendinizce yaşadığınız ya da kendi kendinize yaşattığınız sorunların bütünü demektir. Özetle sekse dair kafanızda oluşturduğunuz korkular, iç dünyanızdaki çatışmalar ve en önemlisi cinsel özgüveniniz demektir. Siz başka konularda özgüveni çok yüksek, işinde son derece başarılı ve psikolojik açıdan çok sağlıklı olabilirsiniz. Ama dediğimiz gibi seks çok karmaşıktır. Sizin cinsel anlamda özgüveniniz bir şekilde zedelenmiş olabilir. Kadın iseniz kadınlığınıza bedeninize olan olumsuz bir bakış açınız olabilir ya da erkek iseniz kendi eril gücünüze erkekliğinize olan inancınız bir şekilde zayıflamış ya da zayıflatılmış olabilir. Bunlar sizi psikolojik hasta yapmaz. O yüzden bu tip konuları psikolojik demek de bence doğru değildir. Bu tip tanımlamalar hem konunun anlaşılmamasına hem de küçümsenmesine neden olabilmektedir. Ama asıl olan şu ki; sorun yaşayan bir kişinin cinsel özgüveninin desteklenmesi gerekmektedir. Bunu da en kolay eşi sağlayabilir.
Kimse doğuştan beceriksiz değildir. Seks de zamanla öğrenilen, pratik yaptıkça da geliştirebilen bir yetenektir. Yine metaforumuza dönecek olursak aynen otomobil kullanmak gibidir. Birkaç ayda kolayca araç kullanmayı öğrenebilirsiniz hatta trafiğe çıkabilirsiniz. Ama usta bir şoföre dönüşmeniz için en az 1 yıla ihtiyaç olduğunu da unutmayın. Sürekli “başaramayacağım” ya da “ben beceriksizim” telkini kişinin kendi kendine yaptığı en büyük kötülüktür. Kişide hipnoz etkisi yaratır ve o kişi sürekli acemilik yapar durur. Öncelikle bu mantığın kırılması tedavi süreci için çok önemlidir. Kimse beceriksiz değildir siz de değilsiniz! Sabredin, çalışın; otomobil kullanabildiğiniz ya da yemek yapabildiğiniz gibi zamanla siz de kaliteli seks yapabileceksiniz.
Korku seksin en büyük düşmanıdır. Korku ile seks yapabilmek pek mümkün değildir. Sekse dair çeşit çeşit korkular geliştirmiş olabilirsiniz. Sertleşemeyeceğim korkusu, içerideyken sönecek korkusu, erken boşalacağım korkusu, çok canım acıyacak korkusu, çok kanayacak korkusu, orgazm olamayacağım korkusu… vs vs Sekse dair kendi kendinize büyüttüğünüz korkular sizin beyninizi sürekli meşgul ederse elbette olaya konsantre olamazsınız. Ve kaçınılmaz olarak da her seferinde korktuğunuz şey başınıza gelir. Bu da evrensel bir yasadır. Başka bir metaforla anlatacak olursam. Beyniniz bir bilgisayar ise ve arka planda pek çok program açıksa, oyun oynamanız da doğal olarak güçleşir. Hele virüslü yazılımlarınız da varsa tam oyun sırasında ekranınız bir anda kitlenip kalabilir. Seks sırasında olup biten de aşağı yukarı böyledir. Peki ne yapmak gerekir? Geri planda sistemi meşgul eden hatalı yazılımları silmek hatta bilgisayarı tümden resetlemek çözümdür diyebiliriz. İşte biz buna tıpta “Cinsel Terapi” teknikleri adını vermekteyiz. Bunun da ilk kuralı da cinsel aktivitelere bir yasak getirmektir. Her seferinde panikleyip kaza yapmaktansa bir süreliğine ara vermek, küçük küçük alıştırmalarla yola devam etmek kuşkusuz en güvenlisidir. Süreç içinde aşama aşama ilerleyerek ihtiyaç duyduğunuz programlar tek tek bilgisayarınıza yüklenecek ve sistem yeniden başlatılacak. Cinsel terapinin mantığı kabaca böyledir. Eğer duygusal boyutta bir cinsel sorun yaşıyorsanız en doğru çözümü kuşkusuz eşli cinsel terapidir. Eşin burada tedavinin bir parçası haline gelmesi süreci çok kısaltan ve başarıya götüren ana unsurdur. Daha önce belirtiğimiz gibi cinsel sorunlar çiftin sorunu olduğuna göre birlikte çözmeleri de en doğrusudur.
3-İLİŞKİSEL BOYUT: İlişkisel boyut, kadın erkek arasındaki her türlü iletişimin açık ve sağlıklı olması anlamına gelir. Tatminkar bir cinsel yaşam için eşler arasında hem cinsel iletişim kanalları açık olmalı hem de cinsiyet rollerinin gereği olan karşılıklı bir etkileşim de söz konusu olmalıdır. Bu boyut özellikle evli ve evliliği biraz yaş almış çiftler için son derece önemlidir. Çünkü flört aşamasında bu kriterler bir şekilde iç güdüsel olarak zaten karşılanmaktadır. Yani trafik kuralarına herkes uyar ve herkes birbirine oldukça saygılıdır. Bu nedenle trafik akıcı ve bir o kadar da güvenlidir. Flört döneminde çoğunlukla erkek avcı pozisyonda olmaktan, kadın ise kovalanmaktan keyif alır. Herkes rolünün gereğini fazlasıyla yapar. Dolayısı ile cinsel çekim de güçlüdür. Sonra işin içine resmiyet girince bir şeyler ufaktan eksilmeye başlar. Evliliklerde şehveti korumak başlı başına üzerinde çalışılması gereken bir konudur. “Seks için çiftler enerji biriktirmeli” derim ben hep. Bunu da şöyle aktarırım danışanlarıma. Bir cep telefonu düşünün; şarjı %1’e 2’ye düşmüş olsun. Ne zaman ki telefonda oyun oynamak istiyorsunuz ama şarjınız yetmiyor ve oyun her seferinde yarım kalıyor. Bu durumda cep telefonunuzda kusur aramazsınız değil mi? Onu tamir için bir servise de götürmezsiniz. Bilirsiniz ki sadece şarjı yok; yapılması gereken telefonu bir enerji kaynağına bağlamaktır. İlişkilerde de böyledir. Belki de sadece cinsel libidinal enerjiniz zayıflamıştır ve seks oyunu için yeterli olmamaktadır. İşte bu durumda kusuru cinsel organlarda ve özellikle de peniste aramak büyük hatadır. Bunu çoğu kez iki taraf da yapar. Şarjı biten telefonu servise götürmek gibi penisinizi üroloji uzmanına götürmenizin de bir anlamı yoktur. Oysa kadın erkeğin, erkek de kadının libinal enerjisine yatırım yaparak karşılıklı enerji üretmesi gerekir. Gün boyu, hafta boyu enerji üretirseniz ve bu enerji belli bir seviyeye ulaşır. Gelir bunu yatakta rahat rahat kullanırsınız ve oyununuz da hiçbir zaman yarım kalmaz. Olay bundan ibarettir. Eğer cinsel sorununuz ilişkisel boyuttan köken alıyorsa bunun en doğru çözüm yolu profesyonel bir danışmanlık hizmeti almaktır. Cinsel terapi teknikleri ile bütünleştirilmiş evlilik terapisi seansları zamanın yıprattığı evliliklere yeniden canlanma fırsatı sağlar. Şu da akıldan çıkarılmamalıdır. İlişkisel boyut cinsel sorunların ana kaynağı olabildiği gibi, cinsel sorunların kendisi de ilişkisel sorunların ana sebeplerinden birisi olabilir. Evlilik çatışmaları devam ederken, cinsel sorunlar sonuç mudur yoksa sebep midir? Sorunlar çoğu kez iç içe geçer ve deneyimli bir terapist için bile sebep sonuç ilişkisini bir çırpıda ortaya koymak oldukça zor olabilir. Özetle hiçbirimiz robot değiliz. İlişkilerimizde karşıdan aldığımız elektrik bizi o kişiye karşı daha fazla erkek ya da kadınsı hissetmemenize neden olur. Seks kadın erkek iki kişi yapıldığına göre karşı cinsi ve onunla olan ilişkisel ağı görmezden gelmek doğru olmaz. Suçu organlarda aramak yerine ilişkilerimize yatırım yapmak çok daha akıllıca bir hareket olur.
4-ÇEVRESEL BOYUT: Elimizde olan veya olmayan sebeplerle karşımıza çıkan dış etmenlerin cinsel yaşamamıza olan etkileri anlamına gelmektedir. Bu etmenler günü birlik ya da anlık olabileceği gibi bazıları uzun yıllar devam ederek sorunun kökleşmesine de neden olabilen boyutlarda olabilir. Örneğin o gün iş yerinde yaşadığımız küçük bir tatsızlık belki o gecelik ilişkinizi çok olumsuz etkileyebilir. Ancak işten ayrılmamıza veya işsiz kalmamıza neden olmuşsa, etkileri çok daha uzun süreli de olabilir. Çevresel boyutu ev içi ve ev dışı etmenler ya da kısa vadeli ve uzun vadeli etmenler olarak sınıflayabiliriz. Bazılarının oluşumuna hiçbir etkimiz ya da katkımız olmaz ve tamamen bizim dışımızda gelişmiş olaylardır. Örneğin sosyal ve ekonomik ülke koşullarının elbette bizim cinsel yaşamımıza olumlu veya olumsuz etkileri vardır. Aynen trafikte yol koşullarını her zaman önceden ön göremediğimiz gibi bazı durumları önceden fark etmemiz ve tedbir da almamız mümkün olamayabilir. Ancak bazı durumlarda daha dikkatli olarak şartları iyileştirmek olasıdır. Örneğin ev içinde bizi huzursuz eden durumlar varsa bunlara müdahale etmek pekala mümkün olabilir.
Örneğin;Yatak odasının ses izolasyonu zayıfsa; kapı ve duvarlar için fiziksel önlemler alınabilir.Çocukların yatak odasına giriş çıkışlarına bir düzen ya da yasak getirmek getirilebilir.Yatak odası seks için daha cazip bir ambiyansa sokulabilir.
Alacağınız bu gibi basit önlemler iş ve sosyal hayatınızda olumsuzluklar yaşasanız bile yatak odasına geçip kapıyı kapattığınızda başka bir zaman boyutuna geçmek gibi sizi gündelik sorunlarınızdan izole edecektir. Dolayısı bu önlemler çevresel boyutların etkisini çok daha az hissetmemize yardımcı olabilir. Seks yaptığınız sürece ruhsal açıdan çok daha dingin olursunuz bu da sizin sosyal veya iş hayatınızdaki sorunlarınızı daha hızlı atlatmanıza da katkıda bulunacaktır.
İşte cinsel performansınız tamamen bu 4 boyut üzerinden şekillenir ve her birisi diğerini olumlu ya da olumsuz etkiler. Tüm resmi anlamak için biraz geriden bakmak gerekir. Aslında her şey hikayeyi keşfetmek isteyenler için ayrıntılarda gizlidir. Farkında olduğunuz zaman artık çözüm için de hazırsınız demektir. Unutmayın hayatta insanın kendine inşa ettiği duvarlardan daha sağlamı ve daha yükseği yoktur. Farkındalık duvarlarınızı yıkar ve sizi özgürleştirir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir